G-K56EEPN7QD
Dolar 34,2714
Euro 37,4959
Altın 2.928,60
BİST 8.876,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Çanakkale 25°C
Yağmurlu
Çanakkale
25°C
Yağmurlu
Cts 23°C
Paz 24°C
Pts 24°C
Sal 23°C

Maden jeologlarından ezber bozan madencilik yaklaşımı

Maden jeologlarından ezber bozan madencilik yaklaşımı
11 Aralık 2020 16:59
A+
A-


Maden Jeologları Derneği Başkanı Ahmet Şentürk: “Modern madencilikte arama, geliştirme ve üretim aşamalarına ek olarak çevreyle uyumlu, doğayla barışık, sosyal dokuya uygun projeler hazırlamak zorundayız ve bunun ülkemizde çok güzel örnekleri gerçekleşti” dedi.

Maden Jeologları Derneği Başkanı Ahmet Şentürk katıldığı “Maden Dünyası” televizyon programında modern madenciliği anlattı. Aynı zamanda Yerbilimleri, Maden ve Metalürji Profesyonelleri Birliği (YERMAM) Yönetim Kurulu Üyesi de olan ve ODTÜ Jeoloji Mühendisliği eğitiminin ardında 25 yıldır sektörde aktif olarak yer alan Ahmet Şentürk, maden endüstrisinin son 40 yıldaki yenilenmesini özetledi. Nüfusun artmasıyla orantılı şekilde yer kürenin kaynaklarına daha fazla ihtiyaç duyulmasıyla endüstrinin yeniden organize olduğunu aktaran Şentürk, “1980’lere kadar sadece üç aşamalı yürütülen madencilik, son 40 yıldır üretim aşamalarını çevreyle uyumlu yönde geliştirdi. Madencilik faaliyetinde, arama – geliştirme  ve üretim aşamalarına ek olarak çevreyle uyumlu, doğayla barışık, sosyal dokuya uygun projeler hazırlamak ve sonrasında doğayla en uyumlu olacak şekilde kapama işlemini yapmak zorundayız” dedi.

Şentürk, ülkemizde belirttiği modern madencilik yaklaşımıyla gerçekleştirilmiş pek çok güzel örmek olduğunu söyledi.

Yaşamak için üretmeliyiz

İnsanoğlunun var olabilmesi için üretmesi gerektiğini, tedarik zincirinin ilk halkasını ise madenlerin oluşturduğunu söyleyen Şentürk şu bilgileri verdi: “Dünyamız olağanüstü bir gezegen olmasına rağmen insanın yaşaması için oldukça zor bir yer. İnsanoğlunun hayatta kalabilmesi için yardımcı cihazlara ihtiyacı var. İşte o yardımcı cihazları elde ettiği yegane kaynak yine yerküremiz. Madencilik de yerküreden hammaddenin, tedarik zincirinin ilk halkası dediğimiz materyalin elde edildiği sektör.  Bu anlamda madencilik ve tarım, insanlığın yerkürede devam edebilmesi için olmazsa olmaz iki faaliyet alanı.

Tarım, çok güncel olarak karşılaştığımız bir şey olduğu için herkes bunu çok kolaylıkla anlayabiliyor. Ama madencilik söz konu olduğu zaman işte o tedarik zincirinin halkalarının en son ürünüyle yüzleşiyoruz. Etrafımızdaki her ürünün bir şekilde madenden elde edildiğini düşünmüyoruz ya da bunun bilincinde olmayabiliyoruz. Bunu anlatmak biz madencilerin görevleri arasında. Ülkelerin bu çok temel ihtiyaçla ilgili, hammadde tedariği dediğimiz meseleyle ilgili politikalarının olması, sağlam politikalar üzerinden bu işi yürütmeleri zorunluluğu var”.

Tüketimin artması üretimi de tetikledi

Her insanın yer altından üretilen hammaddeye bağımlı olduğunu vurgulayan Ahmet Şentürk, “Bu da şöyle bir kavramı getiriyor: Kişi başına hammadde payı. Yani biz yer küremizden bir anlamda ihtiyaç duyduğumuz hammaddeyi alıyoruz. Bireysel olarak doğumumuzdan ölümümüze kadar hammadde ihtiyacımız var” dedi.  Tüketimdeki artışın üretimi de tetiklediğini belirten Şentürk sözlerine şöyle devam etti:

“70’li yıllara kadar insan nüfusunun dünyadaki son derece hızlı artışı beraberinde üretim patlamalarını getirdi. Üretim patlamasıyla beraber bir yandan var olabilmek için üretmek mecburiyetinde kaldık, bir yandan da üretimle beraber çevreye zarar vermeye başladık. Yani ‘Bir yandan üretmek zorundayız ancak üretirken yaşanacak bir çevre kalmayacak’ paradoksuyla karşı karşıya kaldı insanoğlu. 80’li yıllarda bu paradoksu çözebilmek için ‘Üreteceğiz ama sosyal dokuyla, çevreyle uyumlu bir üretim yapacağız’ anlayışı geldi. Bu anlayış ciddi bir biçimde etki yarattı ve üretim süreçlerinde somut karşılığı oluştu. En önemlisi ‘çevre mühendisliği’ diye yepyeni bir mühendislik alanı hayatımıza girdi.  Çevre mühendislerinin en önemli işlevi, üretim tasarımlarının içine, üretimden kaynaklanacak çevreye zarar verebilecek unsurları ortadan kaldırmak, hatta katkıda bulunmak kavramları devreye girdi.”

Maden çıkarma işlemi bitince kapama süreci başlıyor

Çevreyi koruma sürecinin madencilikte de radikal bir şekilde uygulamaya alındığını belirten Ahmet Şentürk, 80’li yıllarda tüm dünyada “maden rezervi” tanımında değişikliğe gidildiğini aktardı. 70’li yıllara kadar üç temel unsur üzerinden madencilik yapıldığını hatırlatan Şentürk, gelişmeleri şöyle özetledi:

“Önceleri; mevzuata uygunluk, teknik olarak yapılan işin mümkün olması ve işletilebilir olmak unsurları yeterliydi. Bu şekilde yapılan madencilik, 80’li yıllardan sonra dördüncü unsurla devam etmeye başladı. Bu unsur da ‘Madencilik yapacaksanız çevreye ve sosyal dokuya uyumlu olarak bunu yapmak zorundasınız’ kavramını beraberinde getirdi.

Şu anda ise madenciliğin beşinci aşamasını konuşuyoruz.  Önce prospeksiyon yani arayıp bulma zorunluluğumuz var. Ardından bulduğumuz madeni geliştirdiğimiz aşaması ve projeyi uyguladığımız, üretim yaptığımız işletme aşaması var. Bütün bunlara ek olarak, en nihayetinde de kapama aşaması geliyor. Geliştirme aşamasında atıklarınızı kapalı bir sistem içerisinde rehabilite etme mecburiyetimiz var. İşletme aşamasında yine önlemleri sürdürülebilir kılmak da görevlerimizden biri. Geçmiş dönemlerde madenciler bu kadar hassas davranmıyorlardı, şimdi öyle bir durum söz konusu değil. Artık ne mutlu ki madenci kapama dönemi dediğimiz, hiçbir gelir elde etmediği bir dönemde yapmış olduğu bütün o madencilikle ilgili rehabilitasyon sürecini başlatıyor ve çalıştığı alanı tekrar eski haline ve hatta doğaya en uyumlu haline getirecek şekilde çalışmasını tamamlıyor.

Bu radikal değişim, bu çevreye ve sosyal dokuya uyum prensibiyle geldi, onunla da kalmadı maden rezervimizin tanımında yer aldı” diye konuştu.

Türkiye’de beş aşamalı modern madenciliğin pek çok örneği olduğunun altını çizen Şentürk “Şu anda ülkemizde 20-25 noktada metalik maden projelerimiz var. Bunların hepsinde bu prensipler doğrultusunda çalışmalar yapıldı” diye konuştu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.