Uluslararası Down Sendromlular Federasyonu (UDF) ve Jandarma Genel Komutanlığı işbirliğinde düzenlenen “Jandarmanın melek yüzleri Bowling şenliği” başkent Ankara’da gerçekleştirildi.
Bilkent Rollhause Bowling salonlarında renkli görüntülerin yaşandığı organizasyonda Ankara’nın çeşitli yaş gruplarındaki 21 özel genç, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görev yapan 21 bayan personel ile bir araya gelerek bowling müsabakalarında mücadele etti. Müsabakalardan önce tanıştıkları bayan komutanlar ile birlikte neşeli ve keyifli anlar geçiren 21 özel gencin sevinci görülmeye değerdi. Melek yüzlüler müsabakaların sonunda madalyalarını İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan’ın elinden aldı.
Uluslararası Down Sendromu Federasyonu Genel Başkanı Muhammed Abdullah Tuncay, federasyonun 90 ülkede faaliyet gösterdiğini hatırlatarak, Ankara’daki bu farkındalık etkinliğinin bir ilk olduğunu belirtti. Down sendromlu gençlerin sosyal hayatta etkin var olmalarına yönelik bu faaliyetin bir farkındalık organizasyonu olduğunu vurgulayan Genel Başkan Tuncay, hedeflerinin ergen yaştaki özel gençlere hem spor yapabilecekleri zaman ve ortam sağlamak, hem de farklı alanlardaki meslek sahiplerini tanıyarak onlar ile kaynaşabilecekleri bir ortam hazırlamak olduğunu kaydetti. Tuncay; “Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında bir çok farklı organizasyon gerçekleştiriyoruz. Farklı yaş gruplarındaki özel bireylerimizin üzerinde çok olumlu yansımalar gözlemlediğimiz faaliyetlerden birini de Ankara’da gerçekleştirdik. Bir ilk olma niteliği taşıyan etkinliğimize ortak olan İçişleri Bakanlığımıza,Jandarma Genel Komutanlığımıza, yoğun mesaileri arasında zaman ayırarak bizleri onurlandıran çok değerli İçişleri Bakan Yardımcımız Sayın Bülent Turan’a, Ankara İl Jandarma Komutanımız Tümgeneral Recep Yalçınkaya’ya, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir’e, İl Jandarma Komutanlığının personellerine şükranlarımızı sunuyorum” dedi.
Turan “kurum kimliği ile burada değiliz”
Organizasyona katılarak özel gençleri kucaklayan İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan yaptığı değerlendirmede “bizi buraya getiren kurum kimliklerimiz değil, sevgidir” dedi. Turan konuşmasında şu ifadelere yer verdi : “Uluslararası Down Sendromu Federasyonu’nun çok kıymetli Başkani; içinde iyilik olan her etkinlikte, her faaliyette görmeye alıştığımız,
Jandarma Genel Komutanlığımızın çok kıymetli mensupları; bu melek yüzlü çocuklarımızın çok saygıdeğer aileleri; iyilik dolu, sevgi dolu, birlik dolu bu etkinlik vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlamak istiyor, hepinizi sevgi ve saygilarimla selamlıyorum.
İçişleri bakan yardımcısı olarak bu kürsüde bulunuyorum;
kurumsal olarak da jandarma genel komutanlığı personelimiz buradalar. Ancak, bizi buraya getiren, kurum kimliklerimiz değil. Burada da, başka etkinliklerde de, mesela uyuşturucu ile mücadeleyle ilgili bir programda da, şehit ve gazi aileleriyle birlikteyken de
bizler bakan yardımcısı veya komutan veya amir değiliz;
bizler birer anne babayız, ağabeyiz, kardeşiz. Bu programların, yani, insan odaklı bu tür programların,
bizler için yeri de, duygusu da heyecani da ayrıdır. Bizler bu buluşmalarda, aslında bu melek yüzlü çocuklardan birşeyler öğreniyoruz. Bütün gün haşırneşir olduğumuz işlerin sertliği, bürokrasisi ve stresi içinde belki zaman zaman aklımızdan çıkan temel hedeflerimizi, bu çocuklarımızın yüzündeki gülümseme ve
onların kimseden esirgemedikleri o büyük sevgi sayesinde yeniden hatırlıyoruz.
Hani bazen cevaplar çok yakınınımızda ve çok basittir de
gündelik hayatın karmaşası, onları gölgeler ya.. İşte biz aslında bütün sorularımızın cevaplarını, bu çocukların yüzünde buluyoruz. Bir; onlara güvenli bir ülke bırakmalıyız.
Onlar her şekilde güven içinde olmalı. Bunun için de güçlü olmalıyız. Her türlü terör örgütünü, uyuşturucu belasını,
organize suç çetelerini bertaraf edebilmeliyiz. Bu ülke, tüm çocukları ve tüm vatandaşları için güvenli bir yer olmalıdır. İki; onlara refah içinde bir ülke bırakmalıyız. Ekonomisiyle, altyapısıyla, sosyal imkanlarıyla
refah içinde yaşayabilecekleri bir ülke bırakmalıyız. Down sendromlu çocuklarımız, aileleri, ihtiyaç duydukları her an, devleti yaninda bulabilmelidir; ihtiyaç duyduğu her anda kaymakama, valiye,
veya bir sosyal hizmet görevlisine hızlıca ulaşabilmelidir. Bunun için de güçlü olmalıyız. Ve üç; onlara güzel bir gelecek umudu bırakabilmeliyiz. Türkiye bugün bütün bu hedeflerde iddiali bir ülkedir. Dünyanın en zorlu coğrafyasında, bugün güvenlik için büyük bir mücadele veriyoruz ve hamdolsun, hiçbir tehdide teslim olmadık;
hiçbir küresel oyuna, hiçbir terör örgütüne, hiçbir küresel krize teslim olmadık, aciz kalmadık. Türkiye bugün, büyük bir ekonomik kalkınma mücadelesi vermektedir. Zorluklarımız elbette ki var ama bunları da aşıyoruz. Savunma sanayi teknolojilerinde büyük bir atılım içinde olan, insansız hava araci üretiminde dünyada söz sahibi olan bir ülkeyiz.
Ve sosyal politikalar alanında, kamu hizmetleri alanında,
Türkiye eskiye göre çok yüksek bir kapasite kullanmaktadır.
Yaşli bakım merkezlerinden kadın sığınma evlerine kadar,
evde bakım hizmetlerinden özel eğitim merkezlerine kadar,
toplumun tüm kesimlerine dokunan, özellikle dezavantajlı grupların sürekli yanında olan,
hizmet veren, destek olan, bu hizmetlere gücü yeten bir devlet var. Hastane bahçelerindeki röportajlarla mahçubiyet duyduğumuz değil, hastanelerinin büyüklüğü ve modernliğiyle gurur duyduğumuz, güçlü bir devletimiz var. Asrın afetiyle karşılaştığı halde duraksamayan, aciz kalmayan,
yüksek bir kapasite kullanan ve vatandaşını mağdur etmeyen,
sokakta bırakmayan, bir yıl içinde evlerini teslim etmeye başlayan güçlü bir devletimiz var. Ve bu ülkede, bu çocuklar için artık “Türkiye yüzyılı” diyebilen bir yönetim iradesi var. Mesele sadece bugünü güzelleştirmek değildir.
Mesele bu gücü, bu gelişmeyi sürdürülebilir kılabilmektir.
Onun için kendimize “Türkiye Yüzyılı” ifadesiyle tarif ettiğimiz
bir hedef belirledik ve bunun için çalışıyoruz. Kiymetli aileler, değerli çocuklar, saygıdeğer mesai arkadaşlarım;
ifade etmek istediğim şudur:
bu ülke, bugünü güçlü, yarını umutlu bir ülkedir.
bu inancımızı gölgelemek isteyen hiçbir düşünceye itibar etmeyin. Bizim medeniyetimiz, maddi değerler üstüne kurulu değildir. Biz insanlığımızla, inancimizla, manevi değerlerimizle var olan ve
onlarla ayakta duran bir ülkeyiz.
İşte o yüzden bugün jandarmamız, böyle bir etkinlikle ailelerimizin yanındadır. Bugün yanında olduğu gibi yarın da yanında olacaktır. Hiçbir anne baba, bu melek yüzlü çocuklarımızdan hiçbiri, kendini hiçbir zaman yalnız hissetmeyecektir. Ve biz bu çocuklara, onların kalpleri gibi güzel bir ülke bırakcağız. Buna inaniyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Ben bu vesileyle,
her birinize katılımlarınız için çok teşekkür ediyorum. Kapımızın size daima açık olduğunu ifade etmek istiyorum. Diğer tüm bakanlıklarımız gibi, içişleri bakanlığımız da
bu melek yüzlü evlatlarımızın hayatını daha da güzelleştirmek için yapabileceğimiz her ne varsa,
bizimle paylaşmaktan imtina etmeyin. Gündelik hayatta bir söz vardır, buluşmalardan sonra dostlar arasında “arayı açmayalım” derler. Lütfen sizler de arayı açmayın, bizi bu güzel kalplerin sevgisinden lütfen mahrum bırakmayın. Biz bu evlatlarımızı sosyal hayatta daha fazla görmek,
onlarla daha fazla birarada olmak, sadece böyle programlarla değil, bizatihi birlikte çalişmak, sosyal hayata katılımlarını arttırmak istiyoruz ve bunun için bize düşen herneyse, yapmaya hazırız. Bu programa emek veren kiymetli jandarma personelimize ve
bu çocukların hayatını güzelleştirmek için emek veren,
küresel iyiliğin temsilcileri olarak gördüğüm uluslararası down sendromu federasyonu’na da
şükranlarımı sunuyorum”.
Melek yüzlülere destek verdiler
Organizasyona Down Sendromuna ve özel bireylere her zaman duyarlı yaklaşıp destek veren Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, UDF Ankara İl Başkanı Tülin Ülgen, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Yaşlı ve Engelli HizmetleriGenel Müdürlüğü
Down Sendromu ve Otizm Birim Amiri Uzman Arzu Gökerkek, 27 Mayıs Özel Eğitim ve Uygulama Okul Müdürü
Kamil Başoğlu, öğrenciler ve onlarca aile destek sağladı.
