G-K56EEPN7QD
Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Çanakkale 10°C
Açık
Çanakkale
10°C
Açık
Paz 12°C
Pts 13°C
Sal 15°C
Çar 16°C

İkinci “Bakır Çağı” resmen başladı

<strong>İkinci “Bakır Çağı” resmen başladı</strong>
24 Temmuz 2023 12:02
A+
A-

Çanakkale Madenciler Derneği tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Elektrikli otomobiller, batarya teknolojileri, ileri teknoloji ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla yükselişe geçen bakır talebi, önümüzdeki 15 yılda ikiye katlanacak.

Bugün bile talebin yaklaşık yüzde 70’ini ithal etmek zorunda kalan Türkiye’nin bu yeni tabloda cari açığına bakır etkisinin çok daha sert olacağı düşünülüyor.  

MÖ 5000’li yıllarda keşfiyle adına çağ başlatılan bakır, geleceğin “stratejik” madenleri listesindeki yerini her geçen gün yükseltiyor. Nedeni basit; ulaşımdan otomotive, endüstriden sanayiye, inşaattan enerji ve teknolojiye kadar onlarca farklı sektörde kullanılan bakıra talep, arzın oldukça üstünde.

Dahası pandemiyle birlikte ivme kazanan sürdürülebilirlik politikaları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeni bir bakır çağına işaret ediyor. Öyle ki kullandığımız cep telefonundan batarya teknolojilerine, elektrikli otomobillerden rüzgar türbinleri başta olmak üzere tüm yenilenebilir enerji ekipmanlarına kadar ekonominin en yeni alanlarında kullanılan elementlerin başında bakır geliyor.

Bu listeyi çok daha uzatmak mümkün. Kısacası fosil yakıtlara veda etmek ve sürdürülebilir bir geleceğe adım atmak için bakır şart. Farklı sanayilerin ortaya koyduğu raporlar da bunu gösteriyor. Örneğin bir elektrikli otomobilde, içten yanmalı bir araca göre 2.5 kat daha fazla bakır kullanılıyor. Bunun yanı sıra güneş ve rüzgâr enerjisi tesislerinde de doğal gaz veya kömür kullanarak elektrik üreten tesislere göre 2 ila 5 kat arasında daha faza bakır kullanılıyor.

Dünya yılda 1 milyar ton daha fazla bakır üretmek zorunda

Sadece rakamlarla konuşursak bugün bile arzın önünde olan talebin gelecek 15 yıl içinde iki kat artacağı öngörülüyor. Hükümetlerin ve özel sektörün gündemindeki yeni rüzgar ve güneş enerjisi yatırımları ise bu rakamı çok daha yukarı çekebilir. Öyle ki sektör yetkilileri, bırakın Türkiye’yi, dünyanın mevcut potansiyelinin bile henüz bu talebi karşılamakta yeterli olmadığı konusunda hem fikir. Madenciler Derneği’nin açıklamasına göre, 2022 yılında küresel bakır metali kullanımı yaklaşık 26 milyon ton olarak gerçekleşmiş ve son 6 yıl boyunca metal bakır ‘talebi arzından fazla’ olarak kayıtlara geçmiş. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyanın oluşacak talebi gidermek için halihazırdaki üretim kapasitesine ilave olarak yılda 1 milyon ton bakır metali üretilmesi gerekeceği hesaplanıyor.

Cari açığa bakır etkisi

Türkiye’ye dönersek. Ülkemizin toplam bakır ihtiyacı yıllık 450 bin ton civarında. Diğer bir ifadeyle bugün 3 milyar doları aşan bir bakır pazarı bulunuyor. Bakanlığın açıklamasına göre Türkiye‘de kişi başı ortalama 6,2 kilogram olan bakır tüketimi ile dünya ortalamasının üzerinde. Bu miktarın 50 bin tonu hurda geri dönüşünden sağlanıyor. Türkiye’nin tek bakır üreticisi olan Cengiz Holding iştiraki Eti Bakır ise, geriye kalan 400 bin tonun yüzde 22’sini üstlenmiş durumda. Bu izabe tesiste yüzde 99,99 saflıkta yıllık 90 bin ton kapasitesiyle katot bakır üretimi gerçekleştiriliyor. Ve böylece 750 milyon dolarlık ithalat ikame ediliyor.

Ne yazık ki bu büyük resmin hala görece olarak küçük bir parçası; çünkü geriye kalan 300 bin ton bakır ithal ediliyor ve cari açığa olumsuz katkı sunmayı sürdürüyor. Az önce bahsettiğimiz tüm yeni alanların talebe ekleneceği düşünülürse, ortaya çıkan döviz açığının ne kadar büyüyeceğini öngörmek de hiç zor değil.

Yıllık 2,5 milyar dolar kayıp

Türkiye aslında bakır rezervleri açısından oldukça zengin bir ülke. Ayrıca madencilik teknolojilerindeki deneyimimiz bizi yakın coğrafyada da aranan iş ortakları arasında konumlandırıyor. Ancak tüm bunlar Türkiye’nin bakır ihtiyacının büyük kısmının hala ithalattan karşılandığını ortaya koyduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bugün dünya ekonomisinde stratejik önem arz eden, hatta gelişmişliğin simgesine dönüşmüş bakırın üretiminin hızlandırılması artık gözler önünde bir gerçek. Bu kapsamdaki doğru planlama ile Türkiye’nin yeni ekonomide stratejik liderliğine bir adım daha yaklaşılırken, 2,5 milyar doların ülkemizde kalması da sağlanabilir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.